Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Aralık 2010 Cumartesi

TOPLU TAŞIMAK TOPLU YAŞAMAK


Başlığı birkaç kez üstüste okuyunca "komünist" bir ütopyaya benziyor,farkındayım!Geniş toplulukların kullandığı ya da ağırlıkla paylaştığı herşey,devletler tarafından komünist birer eylem sayılır çoğunlukla.Soğuk savaş zamanlarıyla ilgili kafa s.k.c. detaylara girmeden derdimin göbeğine bağdaş kuralım istiyorum...
Sosyal devlet dolayısıyla sosyal belediyecilik kavramını yaşatır kendi gövdesinde ve muhtemelen bu sebepten sosyal belediyecilik hiçbir zaman oturmamış ve oturmayacaktır memleketimin böğrüne!Zira vatandaşını yani kendini var eden,teoride en küçük ve pratikte de bi boka yaramayan parçacıklarını bukadar s.kme meraklısı bir devletin belediyeleri de BÜYÜK ABİ(hükumetler) den gördüğünü uygulamaktadır.Peki neden hiçbir küçük kardeş asi çıkmaz bu Devlet denen ailede?
Olay makale sıkıcılığına bürünmeden derdime geçiyorum;
konumuz:toplu taşıma,toplu taşıma yönetimi,ücretlendirme ve dolayısıyla bay başkanın vaadlerinin pratik yoksunluğu!
Bir soruyla başlayabiliriz sanırım:
"bir ülkenin(şehrin)gelişmişliği sadece toplu taşıma sistemine bakarak anlaşılabilinir mi?"
Bu soruyu siz bana soruyorsanız kesinlikle salise düşünmeden EVET derdim ve evet büyük harflerle söylerdim bunu!
Peki bir şehrin kültür,sanat,turizm şehri olması için önündeki en önemli engel ulaşım sisteminin en geç saat 22:00 da iflasa geçmesi değil de nedir?Ben ortalama bir vatandaş(!) olarak sinema,tiyatro,konser ya da hiç yoktan eşsiz benzersiz konyaaltı sahiline gidip herhangi bir kültürel faaliyette bulunamayacak ya da belediyesine vergi verdiğim kentin o en güzel yanı olan sahiline gidip iki tek(ne de güzel olurdu şimdi) atamayacak mıyım?
Hayır!
Çünkü devlet bizlere saat 20:00 dan sonra dışarıda olmamamız gerektiğini,
çünkü devlet bizlere evde dizi izlememiz gerektiğini,
çünkü devlet bizlere sokakların güvensizliğini,kırıp dizimizi evimizde oturmamız gerektiğini,
çünkü devlet bizlere alkolün tüm kötülüklerin anası olduğunu,
çünkü devlet bizlere pahalı taksilere binmemiz gerektiğini,
ÇÜNKÜ DEVLET BİZLERE DÜNYANIN EN ÇOK VERGİSİNİ ÖDEYEREK OTOMOBİL ALMAMIZ GEREKTİĞİNİ VE DÜNYANIN EN PAHALI BENZİNİNİ KULLANARAK YAŞAMAMIZ GEREKTİĞİNİ
salık verir!
Canım devletim ve dolayısıyla canım belediyem...
Yazımın geri kalanı ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MUSTAFA AKAYDIN'adır;
Pek sevgili Başkanım,
Her siyasi gibi büyük vaadlerle geldiniz,hayalleriniz vardı ya da bir anlık gaza gelip aday oldunuz ve seçildiniz çok şükür,çok şükür diyorum zira sizi makamınıza yakıştırıyorum ve biliyorum ki imkansızlıklar ve zorluklar içerisinde bir savaş veriyorsunuz...
Henüz aday olmuştunuz,Migros Alışveriş Merkezine gelmiştiniz,seçmenlerinizi ziyarete!
Tam da benim çalıştığım mağazadayken siz,güvenlik görevlileri sizleri çıkarmak istedi AVM den,benim misafirim olduğunuzu söylediysem de asi yanınız nedeniyle olay tartışmaya dönüşüyordu ki çıkmaya yöneldiniz,keşke çıkmasaydınız,ardınızda kalan güvenliklere sizden önce gelen adaylara neden aynı muamele yapılmadığını sorduğumda boyun büküşlerini görseydiniz...
Yapacağınıza inandığım bir çok şeyi henüz yapmadınız(malesef),yakınen takipteyim kültürel alanda çok çaba veriyorsunuz(her ne kadar altın portakalı iki yıldır elinize yüzünüze bulaştırmış olsanız da)...diğer yandan yaz boyunca şehrin uzak yerlerine geç saatler için koyduğunuz ve fakat işleyip işlemediğini bilmediğim otobüs seferleri de güzel bir adımdı.
Sizinle alakalı daha fazla güzel övücü örnekler vermeyeceğim,illa ki daha yazılabilecekler var ama hak verirsiniz ki insanlar zor över lakin çabuk yerer!
Sizi yerden yere yermek istiyorum...
Anlayacağınız üzere derdim toplu taşıma!
Neden toplu taşınamıyoruz?
Neden her sokağı her semti her saat dilimini,öğrenciyi,işçiyi,geç saatlere kadar çalışanı,eğlenmek isteyeni,Antalya'nın keyfini gece de sürmek isteyeni ve hatta her sarhoşu sahiplenmiyorsunuz?
Migros'ta çalışıyor ve öğretmenler evi önünden devam eden Sanayi Kavşağı ve dolayısıyla Çakırlar güzergahı üzerinde ikamet ediyorum.Şahsıma ait bir otomobilim de var!O otomobili de şu an ikamet ettiğim mühidin birkaç sokak içlerinde ikamet ederken ulaşım sıkıntısı çekişim nedeniyle almıştım.
Ama ben artık dünyanın en fazla vergisini ödeyerek aldığım otomobilime binip dünyanın en pahalı benzinini kullanarak değil dünyanın en çok vergisini ödediğim devletimin ve dolayısıyla belediyemin toplu taşıma araçlarını kullanma kararı aldım!
Fakat gelin görün ki topu topu 5 km lik bir yolu katedecek vasıta bulamıyorum!Ben öğretmenler evinde inerek 1 km yürümek zorunda değilim çünkü size vergi ödüyorum!Size vergi ödemek için 12 saat ayakta çalışıyorum!işimden çıkıp evime huzurla dönmek istiyorum,ben doğayı kirletmemek,dünyanın en pahalı benzinini içmek istemiyorum!
Ben saat 22:00 da ulaşım sıkıntısı yaşanan bir Dünya Kenti bir Turizm ve Kültür-Sanat şehrinde yaşamak istemiyorum!
BEN BİR ÖNCEKİ BAŞKAN A,ANTKART LAR İÇİN KART ÜCRETİ İSTİYORLAR,DİYE B.K ATAN VE DAHA İYİSİNİ VAADEDEN BİR BAŞKANIN AKENT UYGULAMASI İLE İNSANLARDAN KART ÜCRETİ TALEP ETMESİNİ İSTEMİYORUM!
Söz verdiklerinizi yerine getirmek zorundasınız!Sizden önceki başkan beni ilgilendirmiyordu ve hiçbir hak aramadım ne verdilerse onu aldım lakin ben size oy verdim!!!Üzerinizde hakkım(ız)var yazdıklarıma çözüm getirmek ve tüm vaadlerinizi yapmakla mükellefsiniz!
Ara sokaklarda da güzel insanlar yaşar Sn.Başkan şehrin her santimetre karesinde ki siz güzel veya çirkin hiçbir halkı ayırmadan onlara hizmet götürmekle mükellefsiniz.
Lara,Güzeloba gibi kentimizin güzide mühitlerine 00:00 lara kadar ulaşım sağlanıyor farkındayız,biliyoruz!Ama bilin ki(eminim biliyorsunuz) bir kent en ücralara ulaşıldığında kazanılır.
Saygılar.
ŞEREFE...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder