Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Kasım 2011 Perşembe

istekler üzerine

Ben kendimi bildim bileli, hiç isteğim bitmedi, ki kendimi bilişim çok erken bir yaş değildi. Şu yaşımdaki doyumsuzluğumun sebebini bulmak isteyenler çocukluğuma insinler, oralarda bir yerlerde o sebebi bulacaklardır eminim. Ama benim hiç oralara inesim yok açıkçası, burada böyle iyiyim ben, hatta daha ötesine de gidesim yok. Şimdi bir motosiklet sevdası yakar böğrümü, bir fotograf makinesi, hatta iki üç fotograf makinesi, bir daktilo, bir stüdyo... Neyse saymaya devam etmeyeyim, zaten söylemek istediğim bunlar değil. Herkesin istek ve arzuları oluyor, herkes bir şeyi diğerlerinden daha çok isteyebiliyor, ama benim tanıdığım hiç kimse benim gibi tez canlı değil! Onlar bekleyebiliyorlar, sabredebiliyorlar, uykusuna yatıp iyice düşünüyorlar,almasam ne kaybederim diye ya da o şeyin gerekliliğini ölçüp biçiyorlar! Hatta ona ulaşmak için para biriktiriyorlar, halbuki kredi kartına eşşek yükü taksit yapıyorlar (düz adam mod on). Olay tam da burada başlıyor, ben her istediğimi en yavşak halimle ehehueuhueheuh diye gidip alıyorum, sonra aldığım şey ne olursa olsun en fazla ikinci hafta soğuyup bi köşeye atıveriyorum. Oysa o bekleyen,sabreden,uykularına yatan,para biriktiren kişi aldığı şeyle öyle güzel vakit geçiriyor ve sahipleniyor ki.... Herşeyi yapıp, herşeyi alıp, herşeye sahip olmak istemek ne acınası bir duygu aslında, hatta bu istek ve arzuları gerçekleştirmiş olsa bile insan... Fakat ben neden mutluyum bu halimden, neden sahip olduğum herşey ve yaşadıklarım ve tecrübe ettiklerim hep bu doyumsuzluğum sayesinde olduğu için mi? Ertelemek, beklemek, belki sonra demek için ya çok salağım ya da çok akıllı... Adet haline getirdiğim "sonra" lafını dememeyi,ömrüm boyunca da muhtemelen sürdüreceğim. Tavsiye ederim. Kalın sağlıcakla